55602 entry daha
  • matem rüzgarı ıslığını kalbimin en korunaksız yerine fısıldadığında
    yüzüme endişenin sağanak hüzünlerle fırtınalar çizdiğini anladım
    karanlığa boyalı ufukların yanmayan sokak lambasının sevincim olduğunu
    yarın umudu koyduğum hayal torbalarının
    altının yırtığını farkettiğimde anladım
    çaba döktüğüm her zerrenin, artık sözünü bıçak gibi kesen
    yüzleşmekten en çok korktuğum bir hakikatin olduğunu
    toprağı susuzluktan çöle çalmış, kaskatı gönlümün
    düşmesini beklediği, tek kurtuluş bestesi sevda yağmurunun
    can çekişen ömrüme yağmamaya
    bahaneler türküsünü diline doladığında anladım
    gündüz dişlerimi sıkarak sustuklarımı, geceler fısıldar uykuda, cehennem ateşiyle
    pişmanlığın, çaresizliğin cemresinin yılmadan, usanmadan her saniye ruhumun kıraç toprağına düşüşüyle.
    şimdi nasıl mıyım, tekrire düşen bir hüzün tekerlemesi ömrüm.
  • "verlain'in bir satırı var ki bir daha hiç hatırlamayacağım,
    yakın bir sokak var adımlarıma yasaklanmış,
    bir ayna var kendimi son olarak gördüğüm,
    bir kapı var dünyanın sonuna dek kapattım.
    kütüphanemdeki kitaplar arasında (onları görüyorum)
    kimisi var ki artık hiç açmayacağım.
    bu yaz elli yaşımı dolduracağım;
    ölüm hiç durmadan harcıyor beni."
  • sana gitme demeyeceğim.
    üşüyorsun ceketimi al.
    günün en güzel saatleri bunlar.
    yanımda kal.
    sana gitme demeyeceğim.
    gene de sen bilirsin.
    yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim,
    incinirsin.
  • tel tel tellerine, kurban olam ellerine
  • ansızın dağılır bulutlar
    ıslak saçlarının arasında
    ve kuşlar konardı saç tellerine
    bulutlarin arasindan siyrilmaya calışırken ay
    gecenin sensiz sedasız bir deminde..

    durdugun yere ayarlidir tum saatler
    ve seninle başlar söze
    yarim kalmis bütün hikayeler..

    lodos da gelmiyor artık pencereme
    kulaklari sagir eden bir sessizlik şimdi sokaklar..

    son bir yağmur yağsaydin keşke..
    telleri kırık şemsiyemin üzerine..

    ıslanırdim kendi derdime..
  • gülmem gereken yaşlarda, ölmem gerektiğini düşündüm hep..

    nilgün marmara
  • her şey sende gizli

    yerin seni çektiği kadar ağırsın
    kanatların çırpındığı kadar hafif.
    kalbinin attığı kadar canlısın
    gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç.
    sevdiklerin kadar iyisin
    nefret ettiklerin kadar kötü.
    ne renk olursa olsun kaşın gözün
    karşındakinin gördüğüdür rengin..
    yaşadıklarını kâr sayma,
    yaşadığın kadar yakınsın sonuna.

    ne kadar yaşarsan yaşa,
    sevdiğin kadardır ömrün.
    gülebildiğin kadar mutlusun
    üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
    sakın bitti sanma her şeyi,

    sevdiğin kadar sevileceksin.
    güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
    ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
    bir gün yalan söyleyeceksen eğer
    bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
    ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
    ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
    unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
    güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
    kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
    ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
    kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.

    işte budur hayat!
    işte budur yaşamak, bunu hatırladığın kadar yaşarsın
    bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
    ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
    çiçek sulandığı kadar güzeldir
    kuşlar ötebildiği kadar sevimli
    bebek ağladığı kadar bebektir
    ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
    sevdiğin kadar sevilirsin...

    (bkz: can yücel)
  • "bana göre sonsuz mutluluk ; batı rüzgârları eserken ve parlak, bembeyaz bulutlar başımın üzerinden hızla geçerken bir ağacın hışır hışır sesleri çıkaran yemyeşil dallarında beraber sallanmaktı. ‘’
  • insanlar da ülkelere benziyor
    sınırları var, yüzölçümleri
    yasaları var
    bayrakları, ilkeleri
    kimi dağlık bir arazidir.
    kimi kıraç
    kimi bereketli
    kimi dardır
    kimi engin gözalabildiğince
    kiminin sınırlarından sıkı pasaport denetimiyle girilebilir
    elini kolunu sallayarak girersin kiminden içeri
    sonuçta ne küçümse insanları kızım
    ne de önemse gereğinden çok
    ama anlamaya çalış
    nedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri
  • insanlar da ülkelere benziyor
    sınırları var, yüzölçümleri
    yasaları var
    bayrakları, ilkeleri
    kimi dağlık bir arazidir.
    kimi kıraç
    kimi bereketli
    kimi dardır
    kimi engin gözalabildiğince
    kiminin sınırlarından sıkı pasaport denetimiyle girilebilir
    elini kolunu sallayarak girersin kiminden içeri
    sonuçta ne küçümse insanları kızım
    ne de önemse gereğinden çok
    ama anlamaya çalış
    nedir ve ne kadar genişleyebilir yüzölçümleri
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap